Köklü geçmişi ile Roma, Bizans, Selçuklu’dan Osmanlı’ya geçiş, Osmanlı ile Cumhuriyet dönemlerinin mekânsal ve mimari özelliklerini günümüze taşıyan kültür ve tarih kenti Büyük Cihan Devleti Osmanlı’nın ilk başkenti Birçok uygarlığı bağrına basmış bir anne… Evliya ÇELEBİ’nin beş kez ziyaret ettiği ve kendi ifadesiyle “Velhasıl Sudan İbarettir” suyu ile tokalaşmak güvendir, berekettir, şifadır. Havlusuyla tanışmak ayrıcalıktır, huzur verir. Havasını solumak ise tarihin bir sırrını paylaşıyormuş gibi hissettirir diyerek övgü ile bahsettiği aynı zamanda ilklerin şehri tarih ve kültür kenti Bursa
“İyi ki Varsın” yazı dizimde, Türkiye’de ananelerine bağlı,misafirperver, mütevazı bir anne, hem siyasi hem de iş dünyasında cesur, atılımcı, aydın ve erdem sahibi dinamik bir iş kadını HASVAK Vakfı kurucusu ,
Ülkemizde 10 ayrı ülkeden 480 adet Ödülü bulunan ve HASVAK Vakfı “Türkiye Devlet Hastaneleri ve Hastalara Yardım Vakfı” mızı Türkiye Cumhuriyeti Devletine bağışlamış bir vatandaş olarak son derece gururlu . Dünyada ilk kez olarak Ödül veren Ülkeden Vatanı’ nın Bayrağını Hollanda Devletinin Ödülü olarak “Hollanda da Posta Pullarının Bir Gün Türk Bayraklı ” Posta Pulları Logosu olarak çıkartılmasını sağlayan başaran tek insan Engin Öztürk’ e yer verdim.
Bursa’da 5 kardeş, iki manevi abla ve babaannenin olduğu geniş bir ailenin içinde büyüyen. Tekke ve Mevlevihane çocuğu. Üniversite için Ankara’ya gelene kadar, bir yandan dini değerle beslenerek diğer yandan modern yaşamın getirdiği nimetlerden faydalanarak rahat bir yaşam sürdürdü. müstakbel eşi ile tanıştı. 1974’te Kıbrıs Çıkarmasından sonra eşi ile birlikte yaralı askerleri ziyarete giderek hastane çalışmalarına başladı . Onun yaşamı ,çocuk büyütmek, eşinin Resim, mimarlık akademisi ve İtalya Peruca Üniversitesi, olmak üzere 3 üniversite tahsili daha yapmasına destek olmak ve diğer aile gerekliliklerini yerine getirerek geçmekteydi.
İlk olarak eşi ile başlattığı hastane ziyaretlerini her geçen gün sıklaştırarak devam ettirdi.. Servisleri geziyor, kimisinin mektuplarını yazıyor, kimisinin ufak tefek ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyordu. Derken herkesin ümidini kestiği, sekiz ameliyat geçirmiş, hayatta kalma mücadelesi gösteren Kıbrıslı Mücahit ile karşılaştı. Yarası çok ağırdı, patlamanın etkisiyle akciğerleri parçalanmış platin tellerle tutturulmuştu. Ağrılarını biraz dindirebilmek için koluna masaj yaparken elinin kıpırdadığını fark etti, bir şey anlatmak istiyor gibiydi. Destek verdiğimde elini göğsüne doğru götürdüğünü gördü. Zar zor kurduğu iletişimle ceketinin cebinde bulunan kağıtta ailesinin iletişim bilgilerinin bulunduğunu ve onlara ulaşmamızı istediğini anladı. Ailesine telgraf çekti ve onların gelmesini sağladı. Onu kaderine bırakmak istemedi ve diğer hastalarla olduğu gibi onunla da ilgilendi. Hastaneden taburcu olduktan sonra birkaç ay da evde baktı.
Engin Öztürk ; Bu iyileşme sürecindeki rolümden motive olarak komşularım ve arkadaşlarımla bir ‘Gönüllüler Grubu’ oluşturdum. Diyerek sözlerine devam ediyor. Rahmetli babaannem Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne sürekli bir şeyler örüp dikerek destek olurdu. Onu görerek farkında olmadan yardım etme duygusunun benim de içime yerleştiğini şimdi geriye bakıp düşündüğümde anlıyorum. Gönüllüler Grubu hızla büyüdü. 100 kişiye ulaştığımızda hastanelerle çalışmaya başladık.
Diğer yandan eşim hem ataerkil kültürün etkisi hem de hem de 5 Yaşında babası ölüp annesinin tekrar evlenmesi nedeniyle ailesinden uzak kalmış olması nedeniyle üstüme titrediği için benim gönüllü çalışmalarıma başta epey tepki gösterdi. İlk on yıl ciddi mücadeleler vermek zorunda kaldım. O baskı kurup katılımımı engellemeye çalıştıkça ben daha çok bilendim. Diyor.
İlk zamanlarda gönüllü çalışmalarımızı destekleyecek bir fonumuz yoktu. Evin kasasından kendime düşen payı biriktirmeye başladım. Et yemedim, süt içmedim, bunların tutarını bir kenara ayırdım. Dikiş dikmeyi öğrendim. Herkes uyuduktan sonra banyoya kapanır, çocukların kıyafetlerini gizli saklı diker, kıyafet paralarını gönüllü çalışmalar için arttırdım. Herkesten önce kalkar dışarıda işlerimi halleder, kaçamak şekilde çalışmalarımı yürütürdüm.
1984 yılında bir sağlık sorunu yaşadım. Ayaklarımda oluşan yumuşak doku tümörü nedeniyle bir dizi ameliyat geçirdim. Koltuk değnekleriyle yürümem gerekti ama gönüllü çalışmalarımı bırakmadım. Artık eşim bundan vazgeçemeyeceğimi ve iyi bir amaç için çalıştığımı anladı. Sonuçta evimi, ailemi, sorumluluklarımı hiçbir zaman ihmal etmediğimi de gördüğünden çalışmalarımı desteklemeye, sergilerinden sonra bağışlar yapmaya başladı. O dönemde ; eşi sanat atölyesini kurmuş ve çeşitli kuruluşlarla iyi ilişkiler geliştirmişti. Bu yakınlık üzerinden pek çok önemli yerde hastalar yararına kaynak geliştirme etkinlikleri düzenlediler ve buradan elde edilen gelirleri hastanelerin eksiklerini gidermek, cihaz ve ekipman alımı için kullandılar. Bu çalışmaların altına katkıda bulunan gönüllülerin isim plaketlerini hazırladılar.
Çalışmaları gören ve bilen üst düzey devlet görevlileri VAKIF olmalarını tavsiye ettiler. 15 arkadaş bir araya gelerek ,evrak işlerini hallettikten sonra iş malvarlığı koymaya geldi. Kimse mali katkıda bulunmaya yanaşmadığı için zor anlar yaşandı. Tam bir vakıf kurmak için yeterli olacak malvarlığını aile mirasımdan devralıp tek başına 1985 yılında arkadaşları ile birlikte “ HASVAK Türkiye Devlet Hastaneleri ve Hastalara Yardım Vakfını” kurdu. Vakfın kuruluşundan sonra da hastanelerin bize tahsis ettikleri yerlerde zor şartlarda çalışmaya devam etti.. Daha sonra kendi ofislerini kurdular. Zamanla vakıf büyüdü, gelişti, şubeler açıldı.
Rahmetli Babası , hasta yatağındayken, kendisinin bu çalışmaları ne kadar ciddiye aldığını bildiğinden, ona bir hastane yaptırmasını vasiyet etti. Vefatından sonra Gölbaşı’nda vakıf arazisi aldı, vakıf yaşasın diye vakfa bağışladı, T.C. Sağlık Bakanlığı HASVAK Gölbaşı Devlet Hastanesini hizmete açıldı.. Hastaların yakınlarından hayır duaları, teşekkür telefonları alıyor olması onu bir kez daha gurur abidesi yaptı.
1999 Düzce depreminin ardından bölgede depremzedeler için HASVAK Kabalak Sağlık ocağını ve Sapanca Kreş ve Anaokulunu yaptırıp bağışladılar. Engin Öztürk; O dönemde kendisi Kanser hastası olduğu için, işlerden uzaklaşmak ve yönetim kurulu başkanlığını bırakmak zorunda kaldı. Yeni gelen yönetim kurulu üyeleri yolsuzluk yaparak hastanenin gelirlerine el koydular. Sonradan mali hesapları incelediğimde 1,5 trilyon TL borç ile karşılaştı. Hukuksal süreç başlattılar ancak her şeye neredeyse sil baştan başlamak zorunda kalındı. .Neyse ki faaliyet alanları göreceli ve yeterli oldukça genişti, iktisadi işlemler ve projelerle Vakfın yeniden büyüyebilmesini ve etkili olmasını sağlayabildi.
Bugün HASVAK, yurt içinde (on şube) ve yurt dışında (Hollanda ve Almanya) şubeleri ve binlerce üyesi bulunan bir vakıf haline gelebildi. Vakfın faaliyetleri arasında hastanelerde yatan hastalara gönüllü hasta hizmeti; devlet hastanelerinde cihaz, malzeme, ambulans bağışları; hastane ve sağlık merkezleri inşaatları, huzurevleri açılması, sağlık konusunda eğitime destek; ihtiyaç sahibi hastalara ayni ve nakdi yardımda bulunulması, tedavi ve ameliyatlarının yaptırılması yer alıyor.
Engin Öztürk’ ün hikayesi insanın isterse her şeyi yapabileceğinin bir göstergesi. Bağışçılara başladıkları işe devam etmeyeceklerse hiç başlamamalarını tavsiye ediyordu kendisi . Bağışçılık bambaşka bir faaliyettir ve ticarete benzemez. Bağışçılar bunu bilinçli olarak seçmeli ve sonuna kadar götürmeliler. Hepimiz bir gün bu dünyadan ayrılacağız ama ardımızda bırakabileceğimiz hoş seda ancak yaptığımız bu çalışmalar olabilir. Diyerek adeta ahde vefanın öneminden bahsediyor.
HASVAK Türkiye Devlet Hastaneleri ve Hastalara Yardım Vakfı kamu yararına çalışan bir vakıftır. HASVAK Yaşlılar İçin Sosyal Yaşam Evi Projesi, Ankara Kalkınma Ajansı Sosyal Kalkınma Mali Destek Programı çerçevesinde desteklenmektedir.
Engin hanım son bir yıldır, büyük bir mücadele ,sağlığına zarar verecek kadar büyük bir üzüntü içindeydi.49 yıl aralıksız verdiği çok güzel hizmetlere veda edebilirdi. Ancak 2 gün önce bu olağanüstü mücadelesi inanılmaz bir müjdeyle sonuçlandı. Şimdi bu dünyada az rastlanan güzel olayı sizlere aktarıyor, ENGİN ÖZTÜRK arkadaşımızı bütün kalbimle tebrik ediyorum. Bakınız, Vakıftan (5) kuruş almadığım,yemek bile yemediğim, Vakfa hiç borcum olmadığı , Devletin resmi belgeleri ile belgelendi diyerek sözlerinin sonunda..
Tek başıma mal varlığımı koyarak kurduğum, 49 yıl emek verdiğim HASVAK Türkiye Devlet Hastaneleri ve Hastalara Yardım Vakfı’nı Devletime Bağışladığım için son derece gururluyum diyor. Başarılarından övgü ile söz ettiğim Engin Öztürk’ ün , sosyal yaşam ,siyasi alanında ve sivil toplum alanında, iş dünyasının kalkınmasına yaptığı hizmetler ile ülkesine olan sevgisi, Türk Sağlık hizmetleri yaşamında görülmedik düzeyde geleceğe odaklanmış ve gelecek adına birçok ilklere imza atmış olması, geniş bir vizyonu olan, sıra dışı, kendisini milletinin hizmetkârı olarak gören duruşu, bunun yanı sıra yardımsever kişiliği ve birçok kurum ve kuruluşa, öğrencilere yapmış olduğu sonsuz desteklerden dolayı “
Ayşe Alpay ile röportaj başlıyor ve ilk duyduğum söz ;
Merhaba Levent Kandemir sözlerine ekliyor.
Emek en yüce değerdir. Başarıdan geçen güzel insanlarla, yolunuz güzelleşsin ifadesinde bulunan Ayşe Alpay’ kısa anekdotlar eşliğinde ifade ediyor ve yazı dizinimi oluşturmaya başlıyorum.
İş dünyası başta olmak üzere, siyaset dünyası içerisinde de yer alan ailenin ,altı kardeşten üçüncüsü olan Ayşe Alpay, eğitim yıllarına Amasya ilinde devam etmiş, Liseyi Amasya Atatürk Lisesi’nde okumuştur.
İnsanın eğitim mezuniyeti değil mezuniyetleri olmalı inancı ile öğrenme süreklilikleri devam eden Ayşe Alpay, kendi ifadesi ile şu an ve sonrasında , insan ve topluma fayda sağlayabileceği kariyer alanlarında yer almanın, yaşamda verilmiş şans olduğuna inanıyor. Başarıda iyi niyetli düşüncenin, bilgi dolu her adımın maratonlar yaratacağı idraki ile Basın Medya İletişim, Eğitmenlik alanlarının üzerine, şimdilerde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında eğitim almaya devam ediyor.
1996 yılında Eczacıbaşı Beiersdorf A.Ş bünyesinde kozmetik sektöründe ilk çalışma hayatına başlayan Ayşe Alpay, 2001 yılı itibarı ile Uluslararası Tv ve Medya sektöründe Make-up artist olarak görev yaptı. 2004 yılı itibari ile TMSF bünyesinde Uluslararası TV kanalları artistik hizmetler biriminde çeşitli yönetim görev kadrolarında yer aldı. Türkiye’de ilk artistik hizmet birimi işletmeciliği kurmuştur. Uluslararası Görsel Yazılı medya aalnından on seneyi aşkın bir zaman dilimi içinde Ayşe Alpay ismi ile staylig ve özel çalışmada ekibi ile birlikte yer aldı.
Bunlardan bir kaçına değinirsek ”Star TV, Kral tv,” ve beraberinde , Türkiye Güzellik Yarışmaları ödül törenlerinde ki sunum ve aktivasyonlarını sayabiliriz.
Ülkemizin ve Dünyanın Uluslararası alanda başarılara imza atmış sanatçımız sevgili İbrahim Tatlıses ile özel make up Sanatçısı 9 yıl görev yapmış .
Uluslararası sahne sanatları yazılı görsel medyada adını tarihe yazdıran Ayşe Alpay 2014 senesine kadar devam eden süreçte ,make _up keyifli en güzel mesleğinin yeniliklerini ülkemize kazandırması olduğunu belirtiyor.
Ayşe Alpay yakın zamanda ise Dünyada yedi kampüsü olan bir Türkiye Üniversitesine tecrübe ve birikimleri ile Profosyenel Sanat ve Sanatçı ve Makyaj bölümü açılması adına bölüm projesine devam etmekte.
Türkiye ve Uluslararası konjektüründe çocuklar başta olmak üzere, insana dair insanı yardım adına 2011 yılından bu güne çeşitli Uluslararası Vakıf ve STK aracılığıyla ile kadar çalışmalarım devam ediyor…
Ayşe Alpay, Türkiye’de Ekonomi Gazetecileri Derneği çatısı ile birlikte ilk inşaat zirvesi ve kentsel dönüşüm. Gıda (Gastronomi)başlıklı büyük paneli İstanbul Büyük Clup Cercle Oriant gerçekleştir. Güncel hayata dokunan bir çok organizasyon hazırlamış ve yönelmiştir.
Son zamanlarda ise özel bir Uluslararası bir Vakıf Üniversitesi ortaklığı ile gerçekleşen Uluslararası bir Filim Festivalinde Koordinasyon Başkanlığı içerisinde yer almaktadır.
Vatan büyü k aşktır diyen Ayşe Alpay de ülke ekonomisi için önemli olan Cumhurbaşkanımız Sayın; Recep Tayyip ERDOĞAN ‘ın ileriye dönük projelerinden bir tanesi olan Endüstriyel kenevir bitkisinin ülkeye katkısı amaçlı yazılarının haricinde Gelişim Proje çalışmalarına devam etmektedir.
AyşeAlpay Türkiye’nin en kapsamlı sosyal sorumluluk projesi “ESKİ HÜKÜMLÜLERE VE TOPLUMA YARDIM ETMENİN AKILLI YOLU” başlıklı projesinin çalışmaları arasına almayı düşündüğünü ifade ediyor.
Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi kategorisinde olmak istedim.
Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan tüm Girişimci Platformu örgütleri başta olmak üzere Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB, Ankara Ticaret Odası ATO iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” Platformuna katılma isteğim ile Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi kategorisinde olmak istedim.
Kadın girişimciler, cesaretleriyle, başarılarıyla, başka kadınlara da ilham veriyor. Öyküsü karanlıkla kalan kadınlara ışık tutuyor. O yüzden onlara destek verilmesi ve hikayelerinin paylaşılmasının öneminden bahsetmeden geçemeyeceğim.
Bir önceki dönemlerde Girişimcilik noktasında yazıları ile iz bırakarak dereceye giren Aysun Aktaş Akdoğan, Ayşegül Abacı, Hande Çilingir, Gamze Cizreli, Ebru Baybara Demir gibi başarılarıyla ülkemize gurur yaşatan pek çok kadın girişimcinin yolu da bu platformda kesişmiş olması beni bu noktada harekete geçirdi.
Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi alanında ; kadının refahı üzerine faaliyetlerde bulunan sosyal girişimcilerin bu faaliyetleri ve aktivizmlerini ele almak amaçlanırken, kadının konumuna toplumsal cinsiyet açısından bir yaklaşımla eğilmek hedeflenmiştir. Bu bağlamda katılımcıların, özellikle kadına yönelik sosyal girişimciliği anlamlandırırlarken, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bilincinde ve dahi eşitsizliğe karşı bir tutum sergiledikleri ve bu tutumun literatürle aynı çizgide ilerlediği görülmüştür.
Ülkemizde kadın girişimcilerin karşılaştığı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin temelinde, hala pek çok engel var. Onun dışında, en sık karşılaşılan sorunlar, ekonomik ve psikolojik temelli. Kadın girişimcilerin, harika iş fikirleri, çalışkanlığı, umudu ve azmi var. Fakat, ekonomik teşvik ve destek bulmakta, bazen de ilk adımı atmakta zorlanıyorlar. Bir de buna ek olarak toplumda; ev, çocuk ve yaşlı bakımı gibi sorumlukların kadına ait olduğu algısı eklenince, girişimcilik yolculuğu daha da zor ve fırtınalı hale geliyor. Hepsinin ortak noktasında sanırım SOSYAL Olabilme yani Sosyalleşme yatıyor.
Bir yerden başlamak gerekiyor, kendi istediğinize odaklanın diyebilirim. Bu ülkede kadın sosyal girişimci olmak zor, aslında sadece bu alan için de değil. Sosyal girişimcilik insanın kendine yaklaşma yolculuğu denebilir, kendini keşfetme yolculuğu. Bizi, kadınların birbirini desteklediği bir çıkış yolu ve umut olarak görüyorum.
Benim Sosyal girişimcilik fikrim, içinde bulunduğum sosyal gruplarda edindiğim farkındalık sayesinde oluştu. En çok desteği eşimden ve ailemden gördüm. “Kadınlar öncelikle sosyal varlıklardır. Bu nedenle sosyal destek onlar için önemlidir. Ayrıca izleyecekleri yol ve yardımı öğrenmek için böyle bir desteğe ihtiyaç duyarlar.”
Biz Kadınlar öğrenmeye daha açık olduğumuz için hem cinslerimizle çalışmak biraz daha kolay gibi görünüyor. Kadın olarak çalışma ortamına katılmamız için, ailemizden mutlak destek almamız gerekiyor.
Erkekler öğrenmeye ve gelişmeye kapalı oldukları için, onlarla çalışmak biraz daha zor gibi. Konu ile alakalı güzel bir tanımlama yapmak gerekirse, “Bir ailede kız çocuğunu çalışmalarınıza dahil etmek istediğinizde, en son kararı eğer varsa babanın vermesinin bekliyorsunuz. Bu süreçte eğer siz eğer baba ile iletişim kuramazsanız veya bu iletişim sağlıklı bir iletişim olmazsa kız çocuğu ile çalışmanız imkansız gibi görünüyor.”
Ayşe ALPAY olarak, özelimde hep şunu düşündüm. Günümüz İnternet ve teknoloji çağında, kadını, erkeği, sosyal olan her birey sosyal desteğe ihtiyaç duyuyoruz. Özelikle toplumuzda, çoğu kesimler deki kadın bireylerimiz daha çok ihtiyaç duyuyoruz.
“İnsanların birbirinin derdiyle dertlenmeyi unuttuğu, bireysel hazların egemen olduğu bu çağda Sosyal Etkinlik ruhunu canlandırmak çok önemli.” Genç kadınlarımızın her alanda üretken bireyler olması için çalışmalar yürütüyorum . İnşallah sonuç alırım.
“Eğer yaşadığınız toplumda ; Hakikatin peşinde olmak kadar, yakalanmış bir hikmetin cesaretli bir duruşla savunucusu olabilmek de önemli. “
Sosyal Etkinlik anlamında dersimize iyi çalışmalıyız.
Ürettiğimiz tüm projelerin, esasında yegâne rehber kendi öz değerlerimiz ve gerçek anlamda objektif bilimsel çalışmalarımız olmalıdır .
Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’ Biz Kadın Girişimcilerin Sosyalleşmesi adına ;
Toplumsal dayanışma çatısı altında ,STK ‘lar ,Dayanışma ,ortak payda altında iş birliklerine adeta yol gösteriyor. Kadın girişimcilerin daha kuvvetli bir sesle kendilerini anlatabilme, duyurulabilmeleri için Bir OKUL
Ben sözlerimin sonunda şu belirtmek istiyorum.
“İstenmeyen tabuları kırmak istemeyenler, en başta biz kadınlar. Bu isteksizliğimizi yok etmemiz kadın olarak birbirimize destek olmamız gerekiyor. Üst düzey yöneticilikle ilgili kadın olarak ne kadar istekli olup karar mekanizmalarında yer alırsak o kadar çok kadınların hayatını olumlu yönde etkileriz.” İnancındayım.
Ve her başarının denenmiş bir kararla başladığını unutmasınlar…”Dünde yaşadıklarım bana tecrübe……”Yarın adına hedef, Gelecek adına Kariyer” olacağa inancını taşıyorum
Ben ve benim gibi yarışmada yer alacak bütün girişimci kadınları kutluyorum. Ülkemizde kadın girişimcilerin ve onlara destek veren kurumların da artmasını diliyorum. İnşallah Başarı hep birlikte sosyalleşen Kadınlarımız ile olur.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu – DEİK, Türkiye-Slovenya İş Forumunu, T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, Slovenya Başbakan Yardımcısı Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Tanja Fajon, T.C. Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, DEİK Başkanı Sayın Nail Olpak, Slovenya Spirit Kamu Ajansı Direktörü Rok Capl, DEİK/Türkiye-Slovenya İş Konseyi Başkanı Adnan Sezgin ve iki ülke iş insanlarının katılımlarıyla 14 Ocak 2025 tarihinde Ankara’da gerçekleştirdi.
Slovenya Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Tanja Fajon, Slovenya’nın Türkiye ile mükemmel düzeydeki işbirliğini daha da güçlendirmek için sabırsızlandıklarını söyledi. Slovenya’da iki önemli Türk şirketinin 2 önemli altyapı projesini yürüttüğünü aktaran Fajon, yakında iki ülkeye de fayda sağlayacak sosyal bir anlaşma ve üçüncü piyasalarda işbirliği için bir mutabakat zaptı imzalamayı planladıklarını ifade ederek, “iki ülke 2011’de stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Türkiye, Slovenya için son derece önemli bir ortak. İki ülke gelecekte birlikte çalışmak için yüksek potansiyele sahip” dedi.
Uluslararası Yatırım ve İş Dünyası Konfederasyonu (ULUSKON) Başkanı ve Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi Nezaket Emine Atasoy, Gambiya Ulaştırma, Bayındırlık ve Altyapı Bakanlığı Başkanlığında Bakan ve yerel yöneticiler ve yerel şeflerin katılım gösterdiği gün boyu süren bir toplantı gerçekleştirdi.
ULUSKON Investment Yönetim Kurulu Başkanı Nezaket Emine Atasoy, Gambiya’nın büyük bir yatırım potansiyeline sahip olduğunu belirterek, savunma sanayisi, altyapı projeleri ve dijital dönüşüm alanlarında projeler gerçekleştireceklerini ifade etti.
ULUSKON ‘nun, bu projelerle Gambiya’nın kalkınmasına katkı sağlamayı ve Türkiye ile Gambiya arasındaki ekonomik ilişkileri daha da güçlendirmeyi hedeflediği belirtildi
Gambiya Ulaştırma Bayındırlık ve Altyapı Bakanı yaptığı konuşmada ULUSKON Heyeti ve Başkanı başta olmak üzere tüm yetkilileri ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken yetkililerin toplumla diyalog kurmaya yönelik bu tarz girişimlerin proje ve Yatırımlar adına başarıya ulaşmasındaki hayati önemini de vurguladı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.