Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT-1 ve TRT Haber ortak yayınında “Cumhurbaşkanı Özel Yayını”na katılarak, gazeteciler Hasan Öztürk, Merve Şebnem Oruç, Zafer Şahin, Betül Soysal Bozdoğan ve Cengizhan Cevahiroğlu’nun Türkiye ve dünya gündemine dair sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Koronavirüsle mücadelede normalleşme takvimi ve maskesiz günlerin ne zaman başlayacağı sorusu üzerine, maske, mesafe, hijyenin önemini bir kez daha dile getirdi. Sosyal mesafenin korunması hâlinde maskeden kurtulmanın mümkün olacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal mesafenin şart olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 50-55 yaş üstü ile alakalı aşıların geldiğini, bu yaş aralığındaki vatandaşların aşılanmaya başlanacağını kaydederek, kendisinin de üçüncü doz aşısını yaptırdığını, antikorunun 2 bin 160 çıktığını söyledi.
Yeni anayasa çalışmalarına dair soruya da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Detaya, teferruata girersem Cumhur İttifakı’ndaki ortağımıza yanlışlık yapmış olurum. Şu anda anayasa çalışmamızı yapan ekiple önce bizim heyetimiz bir oturup konuşacak, değerlendirmemizi yapacağız 128 madde üzerinde. Bu çalışmamızı yapacağız ve bu çalışmayı yaptıktan sonra çıkarılması gereken, ilave edilmesi gereken ne gibi maddeler vardır, bunları aramızda konuşacağız” cevabını verdi.
“YENİ ANAYASAYLA İLGİLİ EN GENİŞ ANLAMDA UZLAŞI SAĞLAMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasanın Cumhur İttifakı’nın ortak çalışması olacağına vurgu yaparak, “Biz, en geniş anlamda uzlaşıyı sağlayamazsak, Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı milletimizin takdirine sunmakta zaafa düşeriz. Bu, benim en büyük endişemdir” dedi
Yeni anayasa çalışmaları içinde anayasa hukukçularının, sosyologların, psikologların, tarihçilerin bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Bilim Kurulu oluşturmanın gayreti içinde olduklarını, yeni anayasayla ilgili en geniş anlamda bir uzlaşı sağlamaya çalıştıklarını söyledi.
Millet İttifakı’nın ve muhalefet partilerinin sistem tartışmasını sürekli açık tuttuğunun anımsatılarak, bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Millet İttifakı neyi neyle yapacak, kimi kimle bir araya getirecek veya hazırlayacakları bir anayasa metni nasıl ortaya çıkacak, bu düşündürücüdür çünkü bunların anayasa metni hazırlığında millîlik bir defa olmayacak, yerlilik o da hiç olmayacak. Şimdi çok açık net söylemem lazım yani dağdaki PKK’lıyla mı millî bir anayasaya yapacaksınız, o PKK’lının uzantılarıyla mı kalkıp da bir anayasa metni hazırlayacaksın? ‘Bu milletin anayasası’ dediğiniz zaman bunun bir defa millî, yerli bir boyutunun olması şart.”
“Bu millet kendisi için millî ve yerli bir anayasa ister, gayri millî istemez” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatırlarsanız çözüm süreci çalışmalarını yaptığımız zaman bunların bazı uzantılarıyla da biz o çalışmalarda bir arada olduk ve bunları gördük. Nerede, nasıl hakikaten milletin derdiyle dertlenmek gibi bir adımları var veya yok bunları gördük. Şimdi de bunlardan farklı bir şey beklemek yine mümkün değil” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin anayasa çalışması yapmasından rahatsız olmadıklarını dile getirerek, “Bir defa parlamenter demokrasi dendiği zaman artık parlamenter demokrasi bizim için mazi oldu. Bu millet için de mazi oldu. Hiçbir istikrarı olmayan, sürekli olarak koalisyonlarla iç içe ve bundan dolayı da sürekli zararda olan dönemleri yaşadık biz” ifadelerini kullandı.
“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÛMET SİSTEMİ İLE HIZLI VE ETKİN KARARLAR ALMA KABİLİYETİ KAZANILDI”
Türkiye’nin çok partili koalisyonlardan huzur bulamadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Koalisyonlar dönemine dönmeyi milletimiz asla istemiyor. ‘Kurtulduk bundan’ diyor, ‘tekrar bizim başımızı belaya sokmayın’ diyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye önce AK Parti, ardından da Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile istikrarın geldiğini, uluslararası alanda hızlı ve etkin kararlar alma kabiliyeti kazanıldığını vurgulayarak, yeni sistem sayesinde son asrın en büyük sağlık krizi Koronavirüs salgınında da hızlı kararlar alabildiklerini, sağlık tesislerini hızla hayata geçirdiklerini söyledi.
Şehir hastanelerine ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika’da bu noktada en büyük hastane Cleveland’dır. Bize yakışan nedir? Onu da geçmek. Biz onu da geçtik. Şimdi onlar buraların methini duyuyorlar, buraları gelip gezdikten sonra ‘geri kalmışız’ diyorlar. Çünkü biz onların hepsinin incelemesini yaptırdık ve o incelemeden sonra da bu adımları attık” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastanelerinin salgınla mücadeledeki başarısından söz ederek, Ankara Etlik’teki şehir hastanesinin de yılsonunda açılacağı bilgisini verdi.
İstanbul’da Anadolu yakası şehir hastanesi projesinin hazır olduğunu, ihale sonrası yapımına başlanacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık tesislerinin yanı sıra doktor açığını da gidermek gerektiğini söyledi.
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hastasının bıçaklı saldırısına uğrayarak yaralanan ortopedi ve travmatoloji asistan doktoru Ertan İskender ile telefonda görüştüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İki yılı kalmış uzman olmaya, böyle bir noktada. Tedavi ettiği hasta onu geliyor bıçaklıyor. Buna benzer birçok olaylarla da karşı karşıyayız. Allah şifalar versin. Bu doktor açığımızı da yoğun bir şekilde kapamanın gayreti içerisinde, tabii tıp fakültelerimize büyük işler düşüyor. Bu konuda gerek YÖK gerek Sağlık Bakanlığımızın, Sağlık Bilimleri Üniversitemizin ortaklaşa çalışmalarıyla bu açığı da kapatacağız” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, parlamenter sistemin ebediyen kapatılıp kapatılmadığına ilişkin bir soruya da “Bizim hedefimiz de bu. Biz parlamenter demokrasi sistemini geride bıraktık, onlar denendi. Denenmiş, denenmez” cevabını verdi.
Yatırımların gün geçtikçe arttığı ve her geçen gün yeni açılış haberlerinin verildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diyorlar ya 128 milyar dolar nereye gitti? Yani Merkez Bankası’nın parasının nereye gittiği sorulur mu? Bunların hesabı kitabı yok, bunlar anlamaz bu işlerden. Ne hesaptan anlarlar ne kitaplar anlarlar. Bu kadar altyapı yatırımları, bu kadar üstyapı yatırımları, bütün bunlarla beraber bu süreç içerisinde geçirdiğimiz depremler, felaketler…” dedi.
Yakın zamanda ülkede yaşanan depremleri anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiç soruyorlar mı buraya bu paraları nereden buluyorsunuz?” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin altyapısına yatırım yaptıklarını, şehirlerin altyapısına büyük önem verdiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sistem tartışmalarına paralel olarak muhalefette 2023’te Cumhurbaşkanı adayı kim olacak tartışması yürüyor. CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olma ihtimalinin de arttığı söyleniyor son dönemde” ifadeleri üzerine şöyle konuştu: “Hayırlı olsun. Bizim sahada böyle bir tartışma, böyle bir adım yok. Cumhur ittifakı olarak partimizin içinde zaten bu husustaki karar belli. Öbür tarafta ittifakın bir diğer ortağı olan Milliyetçi Hareket Partisi’nde de Sayın Bahçeli bu konuda kararlarını zaten daha başından itibaren açıkladı ve bu dayanışmamız bizim bu şekilde kararlı bir şekilde yürüyor. Burada böyle bir sıkıntı yok. Sıkıntı diğer tarafta. Onlar ne yaparsa yapsınlar, o da bizi çok fazla ilgilendirmiyor.”
ABD BAŞKANI JOE BİDEN İLE GÖRÜŞME
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile 14 Haziran’da yapacağı görüşmeye değinerek, görüşmenin ön hazırlıklarını yaptıklarını, görüşmede Türkiye-ABD ilişkileri niçin böyle bir gerilim safhasında olduğuna cevap arayacaklarını aktardı.
ABD Başkanı Biden’den önce demokratlarla ve cumhuriyetçilerle çalıştıklarını bugünkü gerilimleri yaşamadıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brüksel NATO Zirvesi’ndeki görüşmede ilişkileri konuşacaklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gerilimin sebebinin sözde Ermeni soykırımı olduğuna dikkati çekerek, “Artık bıktık, her 24 Nisan gelir ‘Amerika Ermenilerle ilgili ne diyecek?’ Tamam da senin bütün işin bitti de Ermenilerin avukatlığına sen mi soyunuyorsun? Bırakalım bu işi tarihçiler yapsın. Bu siyasetçilerin işi değil, tarihçiler çalışsın, hukukçular çalışsın, antropologlar çalışsın, bütün onların çalışmalarından sonra önümüze gelen tablo üzerinden siyasetçiler olarak da biz üzerimize ne düşüyorsa, ondan sonra da biz onu yapalım. Ama şu anda ortada herhangi bir şey söz konusu değilken kalkıyorsunuz, bunu gündeme getiriyorsunuz” dedi.
Minsk Üçlüsü ABD, Rusya ve Fransa’nın yıllarca Azerbaycan-Ermenistan sorununu çözemediklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yıllar geçti en sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendisi kesti. Şimdi burada da kalkıp hiç mi hiç ilgisi, alakası olmayan bir Türkiye’yi sen kalkıp da böyle bir konunun içerisine nasıl atarsın? Eğer söyleyeceğin bir şey varsa, yapmak istediğin bir şey varsa bir NATO müttefikin olarak NATO’da bir ortağın olarak gel bu işi, çalışmaları yaptıralım, ondan sonra konuşalım. Ama böyle bir şey yok, ‘ben yaptım oldu.’ Hemen kalkıp sözde soykırım olarak atacaksın önümüze, ondan sonra buradan da kendine göre karar vereceksin. Senden önceki Amerika’yı yönetenler bu işi senin kadar bilmiyor muydu? Onların hiçbirisi bu ifadeyi kullanmadı, bir kısmı kalktı ‘büyük felaket’ dedi, bir kısmı çok daha farklı şeyler söylüyor ama bunu kullanmadılar. Cumhuriyetçi de kullanmadı demokrat da kullanmadı, biz buna üzülüyoruz.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kasaba devleti olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bu şekilde köşeye sıkıştıranların önemli bir dostu kaybedeceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin NATO’nun ilk beş devletinden biri olduğunu, güçlü devletlerinden bir tanesi olduğunu söyledi.
Avrupa’daki o güçlü görünen devletlerin hiçbirinin NATO’da yerine getirmeleri gereken görevleri Türkiye gibi yapmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu bilmeleri gerekiyor artık yeni bir Türkiye var. Yani bölgesinde inisiyatif alan, küresel meselelere taraf olan, müttefikleriyle eşit ilişki talep eden bir Türkiye. Buna da müttefiklerimiz alışacaklar” ifadelerini kullandı.
ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARI
Ermeni meselesi ile iddiaların doğru olmadığına dair ABD’nin kendi arşivlerinde bilgilerin yer aldığının belirtilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuyla ilgili birçok ABD’li yazar ve düşünürün ABD’yi ve ABD’lileri eleştirdiğini, Türkiye’nin de haklılığını ortaya koyduklarını anlattı. ABD’nin kendilerine söylendiği hâlde bunları kesinlikle görmemezlikten geldiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi Brüksel’de, bu NATO zirvesinde tekrar bu konuyu gündeme getirmek işlerine gelmeyebilir. Yani bunu gündeme getirseler dahi biz onlara aynı şeyleri söyleriz. Bakın bundan önceki süreçte de birçok konuda, özellikle YPG/PYD bunlarla ilgili konularda da biliyorsunuz bunları kalktılar, Amerika’ya davet ettiler, misafir ettiler vesaire. Biz de kendilerine görsel olarak bunların hepsini anlattık. FETÖ’yü görsel olarak anlattığımız hâlde, bunlar hâlâ ‘yok öyle değil, böyledir.’ Bizim şu anda bir defa iki konu var ki sözde Ermeni soykırımının yanında bu bizim için çok önemli, bunun bir tanesi FETÖ ile mücadeledir, birisi YPG ile mücadeledir. Ya şimdi Amerika ne diyor biliyor musun? ‘YPG’nin PKK ile alakası yoktur’ diyor. Biz YPG’nin PKK ile ilişkilerini de yine belgelerle bunlara ispat ettik, belgelerle önlerine koyduk ama buna rağmen diyorlar ki ‘ilişkisi yoktur.’ Yani bütün şematik çalışmalara varıncaya kadar hepsini… Şimdi bu bizim müttefikimiz ise bu müttefik bizim yanımızda mı yer alacak, teröristlerin yanında mı yer alacak? Maalesef teröristlerin yanında yer alıyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk göreve geldiğinde binlerce tırla taşınan araç, gereç, mühimmatın kuzey Suriye’ye gönderildiğini ve oradaki terör kamplarına yerleştirildiğini hatırlatarak, bütün bu silahları, mühimmatları bölgedeki teröristlerin kullandığını kaydetti.
Teröristlere güneydeki petrol kuyularını kullanma imkânı da verildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün mali noktadaki bütün imkânları buradan elde ettiğini açıkladı.
“TÜRKİYE’NİN İÇİNDE OLMADIĞI NATO GÜÇLÜ DEĞİLDİR”
Pentagon bütçesinde YPG/PKK’nın da dâhil olduğu program için ayrılan miktarı dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütüne yapılan yardımların ABD resmî bütçesinin içine konulduğunu, ABD Başkanı Joe Biden döneminde de terör örgütüne desteklerin devam ettiğini dile getirdi.
‘NATO Zirvesi’nde ne mesaj vereceksiniz?’ sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle cevap verdi: “Silahlı kuvvetlerimiz olarak biz güçlüyüz ve bu konuda Türkiye’nin içinde olduğu bir NATO güçlüdür, Türkiye’nin içinde olmadığı bir NATO bir defa güçlü değildir. Bunu Stoltenberg zaten sürekli söylüyor. En son S-400 konusu gündeme geldiğinde sağ olsun Stoltenberg şunu söylemiştir: ‘Biz hiçbir ortağınızın hangi tür silah kullandığına karışmayız, onların tasarrufundadır.’ Orada gerçekten Stoltenberg’in bu açıklamasından sonra zaten Amerikalılar da bir şey diyememiştir. Onlar biliyorsunuz illa kendi silahlarını bize satmak… Bırak silahı bize satmayı, sen bizde olanları aldın götürdün. Biz eğer kalkıp da S-400’ü aldıysak durup dururken almadık. Buna ihtiyacımız olduğu için aldık ve ondan sonra da zaten gündemden yavaş yavaş düştü, şu anda gündemde değil. Bunun yanında Türkiye’nin kendini koruma hakkı yok mu? İkide bir karşımıza Doğu Akdeniz’i getiriyorsunuz, ikide bir karşımıza Kıbrıs’ı getiriyorsunuz.”
Avrupa Birliği ülkelerinin Kıbrıs’la ilgili ayrışma sürecini bilmediğini, konuyu bilen tek liderin kendisi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrışma süreci ve Kıbrıs’ta yapılan referanduma ilişkin şunları kaydetti: “Kıbrıs’ta yapılan referandumda Güney’de o alınan karara yüzde 65 ‘ret’ çıktı, Kuzey’de ‘evet’ çıktı. Peki, Kuzey’de ‘evet’ çıktı da ne oldu? Gene Kuzey’i dışarıda bıraktılar. Güney’i Avrupa Birliği’ne aldılar. Bunlar samimi değil, bunlar dürüst değil ve o zamandan mali yaptırımlar vardı ve bu mali yaptırımları da uygulamadılar. Kuzey Kıbrıs’a ödemeleri gereken paralar vardı, ödemediler. Şimdi de yeri geliyor utanmadan, sıkılmadan Kıbrıs’ın etrafındaki bütün doğalgaz, petrol gibi, bu yataklarla ilgili hakkınız var mı, yok mu? Onda bile ellerinden gelse buraları boşaltıp gidin diyecekler. Türkiye NATO’nun güçlü bir ortağıdır, NATO ittifakı güçlü bir şekilde devam etmelidir.”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “NATO’nun üyesi olan bir ülkenin başındaki kişi ‘beyin ölümü gerçekleşti’ diyorsa herhâlde bunu NATO’nun hesaba çekmesi gerekir. Macron’un Libya ve Suriye’de kimlerle iş tuttuğunu da biz biliyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin NATO ülkesi Polonya’ya SİHA satışı yapacağı anımsatılarak “Başka ülkelere de SİHA ve diğer savunma sanayii ürünlerimizin satışı olacak mı?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bayraktar’ın devletin bir kurumu olmadığını anımsattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Sadece devletle, özellikle bu tür talepler geldiği zaman izin noktasında bazı görüşmeler yaparlar. Türkiye Cumhuriyeti devletine hasım veya hısım, bunlar kimdir bunun görüşmesini yaparlar. Ondan sonra da o ülkelere buna göre adımını atarlar. Bu işin iki etabı bitti. Birinci etabı İHA’ydı, ikinci etabı SİHA’ydı. Şimdi üçüncü etabı da Akıncı denilen bir segment var ki o en güçlü olanı. Şimdi belki daha farklı adım da atacaklar. Bu üçüncü etap çok güçlü, yani üzerindeki silahlarıyla çok çok güçlü ve şu anda ondan çok İHA ve SİHA’yı zannediyorum pazara sürüyorlar. Polonya tabii burada bir NATO ülkesi olarak bu alımı yapmakla özellikle Bayraktar bu ürünleri ile şu anda NATO piyasasına girmiş oluyor. İmzalar atıldı, şimdi NATO piyasasına da giriyor. Şimdi kalkıp buna da yani ‘Türkiye’den nasıl siz alıyorsunuz?’ diyebilirler.”
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’nın SİHA’ları çok beğendiğini ve anlaşmanın imzalandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polonya isterse mühimmatın da satılabileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü Zonguldak’ta Uzun Mehmet Camii’nin açılışını yapacağını, petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına ilişkin müjde vereceğini aktararak, “Oradan da Kanuni Sondaj Gemisi’yle bağlantımızı kuracağız ve bağlantıyla beraber de bunları açıklamış olmama rağmen tekrar oradan açıklamamızı inşallah yapacağız. Filyos Limanı’nın açılışını yapacağız. Aynı gün inşallah bir yeni çok modern bir maske fabrikasının da yine açılışını aynı gün yapacağız” bilgisini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce üstü kapatılan üç petrol kuyusundan petrol çıkartılmaya başlandığını hatırlatarak, bu konunun üzerine bir kişinin istihbaratıyla gidildiğini söyledi.
“MISIR İLE DOĞU AKDENİZ’DEN LİBYA’YA KADAR GENİŞ BİR ALANDA CİDDİ İŞ BİRLİĞİ İMKÂNLARIMIZ BULUNUYOR”
Türkiye’nin Mısır ile ilişkilerine yönelik soruya da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim için Mısır dünün bir ülkesi değil, Mısır halkı ha keza öyle” cevabını verdi.
Türkiye ve Mısır halklarının tarihten gelen bir gönül, kader birlikteliği olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletler arasındaki ilişkilerimiz bu temelde ilerledi ve hâlâ da bu temelde ilerliyor. Önce istihbarat birimlerimiz, ardından Dışişleri Bakanlığımız mensupları arasında başlayan görüşmeler genişleyerek devam etti, hâlâ da devam ediyor. Mısır ile Doğu Akdeniz’den Libya’ya kadar geniş bir alanda ciddi iş birliği imkânlarımız bulunuyor” dedi.
“Yunanistan-Türkiye ilişkisi veya Yunanistan-Mısır ilişkisiyle Türkiye-Mısır ilişkisini aynı terazide tartmak mümkün değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü bizim Mısır halkıyla olan ilişkimiz Yunan halkıyla Mısır halkı arasındaki ilişkiye benzemez. Bunun kamuoyu araştırmasını Mısır’da yapsanız alacağınız cevap bellidir. Aynı şeyi Yunan halkı için de yapsanız alacağınız cevap bellidir. Bunun cevabını ben vermeyeyim. Bunu Yunanistanlı farklı alır, biz ise farklı alırız. Bundan hiç endişem yok. Çünkü ben Mısır halkını çok iyi bilirim, onları çok iyi tanırım, severim. Bağlantılarımızın kültürel yönü çok güçlüdür, çok ağırdır. Dolayısıyla yeniden bu süreci başlatmakta da kararlıyız.”
Terörle mücadele konusunda “Hedef Kandil” ifadesi anımsatılarak, bu konudaki çalışmaların soruması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bir süre önce terörü topraklarımızda karşılamış yerinde imha etme adımını atmıştık. Yani bir strateji değişikliğiydi bu. Hamdolsun bunda çok ciddi başarılar sağladık. Tabii burada biliyorsunuz çift Kandil var. Bir İran, iki Irak. Fakat İran devamlı dövüldüğü hâlde maalesef oradan ciddi bir netice alınamadı. Ondan sonra ikinci Kandil hedefe kondu. ‘Bu adım atılıyor, atılacak’ dendi. Ama bunları tabii ciddi manada bir korku sardı. Bu konuda Irak’taki kardeşlerimize de söyledik, ‘Bakın eğer bu işin hakkını verecekseniz, bu işi siz yapacaksanız yapın. Yapmayacaksınız o zaman biz bu işi yapacağız. Orayı biz gelip vuracağız.’ Çünkü başka artık bu işin çıkış yolu kalmadı ve terörle mücadelede yani bekleyen bir Türkiye değil, arayan, bulan ve yok eden bir Türkiye gerçeği var, bunu herkesin bilmesi lazım. Kandil bataklığını da bir daha asla terör mikrobunu yaymayacak ve bunu yaymayacağı gibi de kurutmakta kararlı olan bir Türkiye gerçeğini bunlar görecekler, bilecekler. Bunun için de Türkiye komşularının ve tüm ülkelerin egemenlik haklarına ve sınırlarına saygılıdır, hukuk içerisinde de ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Hatta ben şimdi bu akşam ilk defa söyleyeceğim o da şu, biz Mahmur meselesini de en az Kandil kadar artık önemsiyoruz. Niçin? Çünkü Mahmur Kandil’in adeta kuluçka yuvasıdır. Bu kuluçka yuvası adeta şehir merkezinde palazlanıyor. Eğer bunun üzerine biz gitmeyecek olursak bu kuluçka yuvası sürekli üretmeye devam edecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burası BM gözetimindeydi, BM ile de görüşüyor musunuz?” sorusuna, “Bu tür adımı attığınız zaman her yerle görüşürsünüz. O zaman BM’ye şunu söylersin, ‘gel temizle’ dersin. Temizlemediğin takdirde bir BM üyesi olarak biz temizleriz” diye konuştu.
“TERÖRİSTLER İÇİN HİÇBİR YER ARTIK GÜVENLİ DEĞİL”
Terör örgütünden çözülmelerin yaşandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün bölgede hevesi olan tüm emperyalistlerin kullandığı aparata dönüştüğünü söyledi.
Sınırları içerisinde eylem yapamaz hâle gelen bölücü örgütün, yeni militan devşirmekte ciddi zorluklar yaşadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teröristler için hiçbir yer artık güvenli değil. Tabii elde edilen bu başarı örgütte çözülmeyi de beraberinde getiriyor. Terör örgütünün kandırdığı gençlere de seslenmek istiyorum: Bu kiralık katiller çetesinden bir an önce kaçıp, emin ellere gelin, devletimize sığının. Türkiye Cumhuriyeti samimi pişmanlık gösteren her vatandaşına devlet şefkatini göstermiştir, göstermeyi de sürdürecektir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’li şirket temsilcileriyle yaptığı görüşmenin hatırlatılması üzerine yaklaşık 30 şirket yetkilisiyle bir araya geldiğini, firmaların yatırımlarını geliştirmek için böyle bir programın yapılmasından yana olduklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dedik ki: yatırım destek ofisimiz bu konuda her an emrinizde ve buralardan aldığınız neticeyle yola devam. Eğer alamıyorsanız biliniz ki Cumhurbaşkanı emrinizdedir. Biz de size her türlü desteği vermeye hazırız. Uzun sürdü ama karşılıklı dayanışmaya dayalı bir görüşme oldu. Bu görüşmenin devamının da telekonferanstan sonraki dönemde, Kovid döneminden sonra kendileri de Amerika’da yapılmasını istediler” açıklamasında bulundu.
SALGIN SÜRECİNDE SAĞLANAN DESTEKLER
Bir soru üzerine salgın sürecinde milletin sağlığı, güvenliği, aşı ve işi için devletin tüm imkânlarını seferber ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkezi yönetim bütçesinden ilaç, tıbbi malzeme, sağlık personeline ek ödeme, tarım üreticilerine sübvansiyonlu kredi desteği gibi kalemler için yaptığımız harcamalar yılsonunda 104 milyar lirayı bulacak. Bu rakam, herhâlde sıradan bir rakam değil” bilgisini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 645 bin emeklinin maaşını 1500 liraya, tüm emeklilerin bayram ikramiyelerini de 1100 liraya yükselttiklerini hatırlatarak, Kurban Bayramı’nda da sürecin devam edeceğini söyledi.
Ciro ve kira desteğinden bugüne kadar 1 milyon 200 bin esnafın yararlandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 milyon 200 bin esnafın bu destekten yararlandığını, vergi indirimleri ile devletin 26 milyar lirayı bulan alacağından vazgeçerek iş dünyasını ve esnafı desteklediğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa çalışma ödeneği ile 3 milyon 768 bin, işsizlik ödeneği ile 1 milyon, nakdi ücret desteğiyle de 2 milyon 806 bin vatandaşa hibe ödemesi yaptıklarını anlatarak şöyle devam etti: “Bu desteklerin tutarı da haziran sonu itibarıyla 67 milyar lirayı buluyor. Bunların hepsi, bu sıkıntılı dönemin sosyal destek programları. Düzenlediğimiz bütün kampanyalarla toplanan meblağı da ilave ederek 7 milyon haneye çeşitli defalar nakit yardımı gerçekleştirdik. Sadece şu ana kadar saydığım ödemelerin tutarı haziran sonu itibarıyla 181 milyar liraya ulaşacaktır.”
Yaklaşık 400 bin firmanın, 8 milyon vatandaşın ve 848 bin esnafın faydalandığı uygun maliyetli kredilerin toplamının da 315 milyar lirayı aştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kredilerin kamu bankalarınca verildiğini, ayrıca tarım kredi kooperatiflerinin, esnafların, mükelleflerin vergi ve sigorta primi ödemelerini ertelediklerini, borçların yeniden yapılandırdıklarını anlattı.
Türkiye’nin ilk çeyrekte yüzde 7 büyümesinin ekonomiye ve 2023 hedeflerine etkisine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilerleyen süreçte büyümenin artabileceğini veya dengeli şekilde devam edebileceğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, verdikleri desteklerin 661 milyar lirayı bulduğunu dile getirerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Mesela salgın şartlarına rağmen ekonomimizin ilk çeyrekte yüzde 7 büyümesi 2021 yılı için güçlü bir başlangıç oldu. Bugün bir iki yazılı medya grubu çok çok çirkin yakıştırmalar yapıyorlar. Hep söylerler ya, vatandaşın cebine ne girdi? Yani bunlara verilecek cevap, siyasetin içinde olmasam çok rahat ama siyasetin içinde bu tür cevap da bunlara gerekmiyor. Çünkü bunlar kalıbının adamı değil. Hatırlarsanız geçen yıl da G-20 ülkeleri içinde büyüme açıklayan iki ülkeden biri biz olduk. Çin ve Türkiye. Şimdi gene aynısı oldu. Hadi gör, niye görmüyorsun bunu? Bu yılın ilk çeyreğinde de Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi yine biz olduk. Bu büyümeden en dikkat çekici kalemin yüzde 30,5 gibi güçlü bir oranla makine teçhizat yatırımlarında olması çok önemli.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyonu tek haneli rakama indirir mi bu büyüme devam ederse?” sorusuna şu cevabı verdi: “O bağlantıyı direkt olarak burada bu şekilde kuramayız. Yani bu konuda ben yine aynı iddianın peşindeyim. Hatta bugün de Merkez Bankası Başkanımızla görüştüm. Yani bizim bir defa faizleri düşürmemiz şart, onun için de yani temmuz-ağustos, buraları bulacağız ki faiz düşmeye başlasın. Çünkü faiz yükünü yatırımların üzerinden kaldırırsak, maliyetlerin üzerinden kaldırırsak, ondan sonra maliyet enflasyonunu tetikleyen faiz olduğu için orada da bir rahatlama dönemine inşallah girmiş olacağız. Çünkü bütün mesele o maliyet enflasyonundan faiz yükünü kaldırmaktır.”
Bir soru üzerine ihracat için yatırımın artması gerektiğini ve şu an yatırımın arttığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdamın da arttığına işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, turizmin önemine dikkati çekerek, mevsimsel işsizliğin turizmle ortadan kalktığını, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Almanya ve Rusya’da sektöre yönelik görüşmeler yaptığını anlattı.
Brüksel’deki NATO toplantısında İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile görüşeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Onunla da bunları konuşacağız. Bütün bunların yanında yine bize daha çok turist hangi ülkelerden geliyorsa oraları ben de sıkıştıracağım, onlarla konuşmalarım, görüşmelerim olacak. Bütün operatörler ve Turizm Bakanımız ümitlerini yitirmediler, ümitleri var ve turizmde inşallah bir hareketlenme görüyorum. Yani Rusya olsun, Ukrayna olsun, Almanya olsun, bütün buralardan olumlu sinyaller inşallah alıyoruz, alacağız. Bu ara yerli turizmde bir hareketlenme başladı. Onlar da tabii okullarla bağlantı kurdular vesaire. Malum şimdi karnelerle alakalı süreç 18’i ile birlikte başlayacak. Temmuz’un başından itibaren de zaten bir tatil sürecine herhâlde girme durumu olacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, soru üzerine, geçen günlerde açılışını yaptığı Taksim Camii’nin yapım sürecine ilişkin bilgi verdi.
Bölgeye camii yapımı için çok farklı isimlerin çaba harcadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merhum Vehbi Koç’un, aynı şekilde Demirel’in, bunların Taksim Camii ile ilgili gayretleri, çabaları var. Allah rahmet etsin, Hasan Paşa’nın, Mehdi Sungur Paşa’nın, bunların hepsinin orada gayretleri, emekleri var. Burayı bir an önce yaptıralım. Hasan Aksay beyin yine burada dernek yönetiminde görevleri oldu. Yani şu anda aklıma gelmeyen daha birçok isimler söz konusu. Çünkü orada cami diye bir şey yoktu. Şöyle bir ufacık mescit diyelim. Oraya sıkışıyorlar, yağmur çamur demeden gazeteler seriliyor veya kimisi seccadeyle geliyor içeride dışarıda sıkışılıyordu” dedi.
Marmara Denizi’nde görülen deniz salyasının yoğunluğuna ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda kendilerinin de yapması gereken işler olduğunu ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere özellikle denize kıyısı olan belediyelere sorumluluk düştüğünü hatırlattı.
İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olduğunda Ergene’yi temizlemek için kapsamlı çalışmalar yaptırdığını, bu sayede bölgenin temizlendiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şimdi işte bir şeye benziyor ama ne kadar benzerse benzesin, kıyısında CHP’li belediyeler olduğu için oralardaki fabrikaların atık sularını engellemiyorlar. Burada da tabii bu müsilaj çok farklı bir olay, yani bu maalesef adeta kenardan kıyıdan, orada oluşturulan bir şey değil. Adeta suyun kendi nevi şahsından da kaynaklanan oradaki gelen atıkların kıyılara attığı bu tür şeyler de var. Şu anda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın da burada çalışmaları devam ediyor. Üniversitelerle ortak çalışma içerisine girdiler. Yine Allah’ın izniyle bu işi çözeceğiz, bunun başka çaresi yok. Yani bunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin eline bırakamayız. Antalya’ya gidiyorsun orda da var. Birçok ilimizde aynı sıkıntı var. Denize kıyısı olan her yerde var. O zaman Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız olarak biz yapacağız. Büyükşehir belediyeleri ile irtibatı geçip müşterek neler yapabiliriz onların üzerinde de duracağız. Çünkü bunların hepsi bir yerde ülkemizin sorunudur.”
“KANAL İSTANBUL PROJESİ STRATEJİK BİR YATIRIMDIR”
“Kanal İstanbul Projesine de bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin tesis edileceği stratejik bir yatırım olarak bakıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haziran ayının sonunda Kanal İstanbul için ilk köprünün temellerinin atılacağın bilgisini verdi.
Kanal İstanbul Projesi kapsamında yeni bir müjde vermek istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanalın her iki tarafında 250’şer bin konutluk devasa şehirler kurulacağını ifade etti. Adeta şehir içinde şehir oluşturulacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu proje kapsamında 200 bilim adamı ile çalışmalar yürüttüklerini, bunun neticesinde doğal ve kültürel değerlerin korunmasına yönelik planların hazırlandığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul Projesi’ne kararlı bir şekilde devam edeceklerinin altını çizerek, yerli ve yabancı yatırımcılarla çok güçlü konsorsiyum sağlayarak bu işi sürdüreceklerini vurguladı.
Hayvan haklarına ilişkin yasa çalışmasına yönelik soruyu da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti milletvekillerinin bu konuda yaptıkları çalışmanın Meclis’te kanunlaşma aşamasında olduğuna işaret etti.
Kimi zaman televizyonda gördüğü hayvanlara yönelik muamele karşısında yıkıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de 15-16 evcil hayvanı bulunduğunu, bunların gittiği yerlerde kendisine ve eşine hediye edildiği anlattı.
Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nde düzenlenen törende torunu Ömer Tayyip Erdoğan’ın hafızlık icazeti aldığının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, torununun böyle bir meziyete sahip bulunmasından çok mutlu olduğunu sözlerine ekledi.
NERO TEKNİK TEKNOLOJİ VE BİLİŞİM Genel Müdürü Özgür Akın ve Tedarik Zinciri Direktörü Fatma Aksu’ nun katılımları aşağıda belirtilen etkinliklere birliktelik sağladılar.
Yüksek teknoloji ürünlerinin yatırımcısı, üreticisi ve distribütörü ve aynı zamanda dijital dönüşüm, yüksek teknolojik ürünler, endüstriyel ekipmanlar ile İzmir’ de faaliyetlerini sürdüren NERO TEKNİK TEKNOLOJİ VE BİLİŞİM ,İstanbul,Ankara ve İzmir illerinde Ekim-Kasım aylarında farklı etkinlikler ile “Günümüz işletmelerinde dijital ekonomi ve dijital çağın etkileriyle birlikte yeni arayış “dijital” olmaktır mesajı ile farkındalık yarattı.
02- 15 Kasım 2024 tarihinde İzmir’ de başlayan etkinlik ile ;
02 Kasım tarihinde ,Yüksek İstişare Kurulu ile Türkiye’nin en büyük ilk 500 firmasının satın alma yöneticilerinden oluşan TÜSAYDER-WOMEN İzmir Buluşmasına katılım sağladık
İzmir Valiliği ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen ve İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege Genç İş İnsanları Derneği’nin ev sahipliğinde organize edilen etkinliğin “İkinci Yüzyılın Ekonomisi” temasıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Habitat Derneği ve GEN Türkiye koordinasyonuyla “G3 Forum Girişimcilik Zirvesi” etkinliğinde bir araya gelindi.
Özgür AKIN, TÜSAYDER Etkinlik Sponsoru olarak yaptığı Basın açıklamsında, “Dijital dönüşümü gerçekleştirmek için, değişimle başa çıkma ve başarılı bir şekilde yenilikler oluşturmada sürekli öğrenme yeteneklerini vazgeçilmez bir önkoşul olarak geliştirmeleri gerekmektedir” diyerek etkinlikten bir çok öğrenme imkanı kazandık dedi.
19-22-23 Kasım tarihleri aralığında Ankara’ da etkinlik kapsamında ;
Türk otomotiv sektörünün halen faaliyette olan en eski üretici kuruluşu ve aynı zamanda paydaşımız Türk Traktör , yine Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) ziyaretlerimiz dahilinde, “teknoloji transfer ofisleri, araştırma geliştirme merkezleri, eğitim ve bilgilendirme merkezleri ile diğer birimler” ile ziyaretlerimizi gerçekleştirdik.
21 Kasım TRT Genel Müdürlüğü -Oran Ankara ziyaretimizde de , Satın Alma ve Tedarik Birim Başkanlığı ile görüşmeler sağladık.
Gelişen ve büyüyen Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap veren, uluslararası yayıncılık vizyonuna sahip, yeniliklere uyum sağlama becerisi olan, dünyanın bilinen en etkin ve en başarılı kamu yayıncısı TRT ile çalışmanın hazzı ile iş birliği sürecimizin devamlılığı noktalarında görüş alış verişi sağlandı.
Emeğin ve alın terinin simgesi olan, aydınlık bir gelecek için dünyaya ışık veren, enerji veren, değer katan, alınterleri kutsal, kazançları helal, elleri nasırlı, yüzleri kömür karası, yürekleri tertemiz İşçisi, Mühendisi, İşvereni, Öğrencisi ve Sektöre Emek Veren Tüm Dostlara Kutlu Olsun.
“İyi ki Varsın” yazı dizimizde başarıdan başarıya koşan, her başarısının altında “Hayalleri olan hayatımda, umutları olan kadınlarla birlikte” … her şeye, herkese rağmen içindeki kadını kaybetmeden güçlü durabilmek adına felsefesi olan, ayrıca ; Ankara Kocatepe Mimar Kemal Lisesi ardı sıra, Ankara Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü’nde okuyup, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü yüksek onur derecesiyle ve birincilikle bitirmiş, 1972 yılında Anadolu’nun en köklü yerleşim merkezi Osmanlı’nın Başkenti İstanbul’da, Üsküdar’da dünyaya gelen, Hande Dengim Bağcıoğulları’ na yer verdim.
Hakkında sayısız yazılar yazıldı… O zaman, üzerinde durmamız gereken temel soru şu: Dün hakkında değişmekte olan dünya ve yeni kuşak insanlar mı yoksa belli bir yaşa gelen muhafazakar eğilimli insanların dünya algısı mı? “Bir bugün iki yarına bedeldir. İki günü eşit olanın bir günü kayıptır” deyişi, yalın bir gerçeği yansıtır. ‘Bugün’ halen elimizde mevcut zaman dilimidir. ‘Yarın’ ise hayal edilerek tasarlanan bir şimdidir. Zihnimizin geleceğe ait projeksiyonudur. Bugün dünden iyisini yapmak ve yarın daha da iyisini yapmak en önemli insani sorumluluğumuzdur.”
Hande Dengim Bağcıoğulları “Yapmamız gereken şeyler arasında en başta olması gereken; ‘özsevgi ve özdeğer’ tam olarak nedir bunu anlamak ve içsellestirebilmek. Kendinizi sevmeniz, kendinize her şeyden ve herkesten çok DEĞER vermeniz, bunu dengeli ve sağlıklı bir şekilde hayata geçirebilmeniz çok önemli,” diyerek; “Dün, Bugün, Yarın, hata yapacağım bir gün değil. Zaten, hata yok, öğrenmek, ders almak ve ilerlemek var.” diyerek işe başlamanın önemine vurgu yapıyor. Enerji Petrol Medya Grup olarak şu parantezi açarak yazı dizimize devam ediyorum: Kendisinin profesyonel çalışma hayatına ‘Merhaba’ demesi 1996 yılında İstanbul’da, bilişim sektöründe başlamasıdır. Sektörde sıfırdan başlayarak üst düzey yöneticiliğe kadar ivmelenen bir kariyer çizgisinde kamu ihale, proje satış pazarlama, kurumsal iş geliştirme, teknik koordinasyon ve altyapı konularında uzmanlaşmıştır. 2006 yılından itibaren, uluslararası bilişim ve yazılım firmalarının İngilizce-Türkçe çeviri projelerini yürütmüştür.
2013 yılından bu yana, toplumların ve bireylerin sağlıklı, kaliteli ve dengeli yaşamına katkı sunan ruhsal, bedensel ve zihinsel bütüncül terapiler konusunda çalışmaktadır. Alana yönelik yenilikçi yöntemleri, metodolojik yaklaşımla geliştirmekte ve kullanmaktadır. Bioenerji Uzmanı, Aile Danışmanı, Profesyonel Eğitmen Koç, NLP Uzmanı, Hipnotist ve Flash EMDR / Mindfulness / Kabul ve Kararlılık / Bilişsel Davranışçı / Şema / Duygu Odaklı Terapist olmasının yanı sıra, farklı psikoloji ekolleri, sufi şifacılığı, kadim sırlar ve nefes teknikleri gibi konularında değerli birçok üstattan ve hocadan eğitimler almış olup, İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’de, uzaktan/yüz yüze bireysel/grup/çift/aile danışmanlığı ve terapi seanslarına devam etmektedir. Mesleki eğitim, duyuru, seminer, atölye ve kamp çalışmaları düzenlemektedir.
“Zaman, kıymetini bilmeden harcadığımız, fazlasını hayal edip elimizdekini kaybettiğimiz ‘zaman’. Her şeyin ilacı sandığımız, her şeye kadir zaman. Mucizeleri barındıran, üzüntüleri unutturan. Ömrümüz, geçmişimiz ve geleceğimiz. Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız. Kayıplarımız ve umutlarımız. Önümüz ve arkamız.” diyen, tüm mesleki unvanlarının da ötesinde, insanın derin içselliğini çok iyi kavramış ve bunu hayatına mesleki çalışmaları ile yansıtan zamansız ve gerçek bir “Halkla İlişkiler Uzmanı” Hande Dengim Bağcıoğulları ‘nın sözleri ile yazı dizimizin ana temasına katkı sağlıyor.
Hande Dengim Bağcıoğulları “Sevgi ve samimiyet, hem meslek yaşamımda hem de yaşamımın tümünde en güçlü değerlerim oldu.” diyerek adeta İnsanoğlunun Dünü Bugünü ve Yarını hakkında anekdot veriyor: “Zira, samimi insanlar her zaman çok korkutucudur, gölgeleri yok, silah kullanmıyorlar. İşte tam olarak da bu yüzden durdurulamazlar. Samimiyet, insanın en saf ve güçlü yanıdır çünkü maskesizdir, gölgesizdir. Kendine dürüst olanlar, korkularıyla yüzleşir, karanlıklarını kucaklar ve içlerindeki gerçek ışığı ortaya çıkarırlar. Samimi insanlar silaha ihtiyaç duymazlar; onların savunması, başkalarının zayıflık dediği şeyleri birer mücevher gibi taşımaktır; nihayetinde de onları faydaya ve başarıya dönüştürebilmektir. Samimiyet, gölgeleri olmayan bir dünyaya açılan kapıdır ve bu kapı, yalnızca kendine sadık olanlara aralanır.” dedikten sonra ekliyor: “Ve sevgi…’Herşeyin bir güzelliği vardır ama herkes bunu göremez.’ derken Konfüçyüs neler gördü kim bilir? Bakmadan görebilmek, işitmeden duyabilmek, hareket etmeden koşabilmek… Sevgi, bazen görünmeyeni görüp, kalbin derinliklerinde yankılanan o sessiz izlerde eminlikle yürüyebilme cesaret ve kararlılığını gerektiriyor. Çünkü gerçek görmede, göz kapaklarının ardındaki sonsuz evrenler görünür olma potansiyeli ile her an keşfedilmeyi bekliyor. Ve duyulan, kulaktan değil ruhun yankılarından geliyor. Ve koşmak bazen, hiçbir yere gitmeden kendini bulmak anlamına geliyor. Sevgi, insanın sadece dış dünyayı değil, kendi içindeki evreni de fethetmesini kolaylaştıran en güzel yol arkadaşı… Ve bazen çıkış yolu aradığım, kolay olmadığını ya da yorulduğumu hisettiğim her durakta o anımsatıcı soruyla bana ‘Ben’i ve yolumu hep hatırlattı, hatırlatmaya devam ediyor:
Eğer koluma alıp bir başlangıcı çıkıp gitsem senden, dökülür müsün yollara ‘Biz’i bulmaya?” İyi ki varsın yazı dizimde de yer verdiğim Hande Dengim Bağcıoğulları’nı “Dünden Bugüne Yarından Geleceğe” isimli yukarıda yazı dizimin tamamında başarılı çalışmalarını saymakla bitiremiyoruz.
Hande Dengim Bağcıoğulları, Hz Mevlana’nın ‘ Dert yol gösterir.’ sözüne atıfta bulunarak şu ifadelere yer veriyor. “Aslında sağlık sorunlarıyla gelen danışanlarım terapilerinde neler farkettiklerini ve neler anladıklarını bana şu şekilde söylüyorlar. ‘Enerji olduklarını ve bizleri negatif düşüncelerin hasta ettiğini’ ifade ediyorlar.
Enerjimiz yükseldiğinde bireysel ilişkilerimiz düzelir, kendine güven artar, yüksek enerjimizi çevremize de yayarız. Kariyerde başarılı olacak motivasyonu ve gücü içinde buluyor danışanlar. En güzeli de içsel huzur ve mutluluğa kavuşmuş oluyorlar.”
Hz. Mevlana’nın , Dünü, Bugünü ve Yarını anlatırken güzel bir sözünü hatırlatarak . “Yarın yaparım, yarın yaparım deme! Bugün de dünün yarınıydı, ne yapabildin?” sözü ile adeta yazı dizimizin ana temasına vurgu yapıyor. Bu engin deneyim, derin bilgi, özgün beceri ve başarılarının devam etmesinin, ülkemiz adına sosyal yaşam ve dayanışma alanında katacağı yüksek değerlerin bilinci ile saygılarımızı sunuyoruz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.